Düşünce Suçu?!na Karşı Girişim
  • Bölümler
    • Haberler
    • Bugünkü Türkiye
      • Ayna
      • Şeffaf Türkiye
      • Yargı Yargılanıyor
      • Kişiler ve Olaylar
      • Kanun Maddeleri
    • Bültenler
    • Eylemler
      • Zaman Tüneli
      • Eyleme Katıl & Öneri Ver
      • Hakkımızdaki Davalar
      • Destekçiler
    • Diğer Etkinlikler
    • İstanbul Buluşması
  • Hakkımızda
    • Biz Kimiz?
    • Sık Sorulan Sorular
    • Ödüller
    • Linkler
    • Medyadan
      • Haber
      • Köşe Yazısı
      • Makaleler
      • Röportaj
  • Mevzuat
  • Yıllık Yayınlar
  • Raporlar
  • İletişim
  • English
Düşünce Suçu?!na Karşı Girişim
  • Bölümler
    • Haberler
    • Bugünkü Türkiye
      • Ayna
      • Şeffaf Türkiye
      • Yargı Yargılanıyor
      • Kişiler ve Olaylar
      • Kanun Maddeleri
    • Bültenler
    • Eylemler
      • Zaman Tüneli
      • Eyleme Katıl & Öneri Ver
      • Hakkımızdaki Davalar
      • Destekçiler
    • Diğer Etkinlikler
    • İstanbul Buluşması
  • Hakkımızda
    • Biz Kimiz?
    • Sık Sorulan Sorular
    • Ödüller
    • Linkler
    • Medyadan
      • Haber
      • Köşe Yazısı
      • Makaleler
      • Röportaj
  • Mevzuat
  • Yıllık Yayınlar
  • Raporlar
  • İletişim
  • English
Düşüncelerinizin hiçbirine katılmıyorum. Ama onları açıkça ifade edebilmeniz için sonuna kadar yanınızda olacağım. Voltaire (1694 –1778)
Köşe YazısıMedyadan

Hata yapma lüksünüz yok!

by Dusun-Think 08/03/2011
08/03/2011 740 views

Berat Özipek – Star Gazetesi

Hata yapma lüksünüz yok!
Burası bir “korku cumhuriyeti” olmuş. Kaygıları da yüzüne iliştirdiği plastik gülümseme kadar inandırıcı olan bir “deneyimli” “gazeteci”, “ben de korkuyorum” demiş.

“Korku götüre sizi” diyesi geliyor insanın.

28 Şubat’ta, cuntanın gazetelerini arayıp talimat verdiği, beğenmediği yazarı attırdığı ve bizzat onlar eliyle hedef haline getirdiği o günlerde bir tanesi çıkıp da “korkuyoruz” dememişti. Namlunun ucundaki arkadaşlarına sahip çıkmamış, tam tersine, “Alçakları Tanıyalım” türünden başlıklarla, teber çekip linçe katılmışlardı.

O zaman niye korkmamışlardı? Bugün niye korkuyorlar? Acaba gerçekten korksalardı bunu ifade edebilirler miydi?

***

Ergenekon konusunda onların ne dediğinin çok önemi yok. Manipülasyonda “deneyimli” olanların “kefilim” demeleri de sanıklar için hayırlı değil.

Dün ülkede kan gövdeyi götürürken ses çıkarmayan, nice hukuk cinayeti işlenirken başını çeviren ve “yargı süreci devam ediyor” diyen yaşını başını almış “hukukçu”ların bugün ekran ekran dolaşıp “adil yargılanma hakkı” ve “usul hataları” konusundaki yakınmalarına da inanan yok.

Onların bu hayati davaya verecekleri zararın bir sınırı var.

Ama bu davaya, bizzat onu yürütenler zarar verebilir.

“Ergenekon davasını yakından takip etmesem, Ahmet Şık’ın gözaltısı beni tüm davaya ilişkin derin bir şüpheye sevk ederdi. Ergenekon ve örgüt bağlantıları çok geniş yorumlanarak, en büyük zarar yine bu davaya veriliyor” diyor arkadaşım Orhan Kemal Cengiz.

Gençlik yıllarımızdan beri kendilerine karşı insan hakları mücadelesi verdiğimiz bazı Ergenekon sanıklarının şimdi ellerini ovuşturduğunu söylüyor ve “makul bir delil olmadan tek bir kişiyi bile onların içine kattığınızda hepsinin aklanmasına hizmet edersiniz” diyor.

***

“Zenginin kahpesinin züğürdün hastasının sesi duyulmaz” derler. İlk kez “has yurttaşlar” yargılanıyor ve bu yüzden de mahkemenin hata yapma lüksü yok. KCK Davası’nı umursamayanlar bu davayı dikkatle izliyor ve sürekli açık arıyor.

Gazetecilerin tutuklanması, ikna edici bir delil ortaya koyulmadığı sürece, hak ihlali olmasının yanında, tam da böyle bir açığa işaret ediyor. AB ilk kez davayı eleştiriyor ve demokrat kalemler de son tutuklamalarda ikna edici bir delil olmadığından ve suçlamaların soyutluğundan şikayet ediyorlar. Ben gazeteci Ergenekon üyesi olmaz demiyorum, ama öyleyse ikna edici delil görmek istiyorum ve mahkemenin süratle kaygıları gidermesini bekliyorum.

Hükümete gelince. O da bu davayı bazı “kurumlara” ve oligarşi medyasına karşı koruduğu gibi, manipülasyona karşı da korumalı. Basın özgürlüğü konusunda Türkiye’nin Amerika’dan falan iyi olduğu hurafesini terk edip, Şanar Yurdatapan’ın “Haftalık Düşünce Özgürlüğü Bülteni”ni takip etmeli ve Ergenekon Davasını eleştirdiği için yatağı adliyeye seren gazeteciler de dahil, tüm gazetecilere gerçek bir güvence sağlayıcı reform yapmalı.

Ama asıl görev, insan hakları savunucularına, namuslu gazetecilere ve bu davayı önemseyen toplum kesimlerine düşüyor.

***

Bu konuda nerede durduğumu geçen yıl “Ergenekon Bizim Gerçeğimiz” (Star, 6 Temmuz 2010) başlıklı köşe yazısında ifade etmiştim. Yine oradan bir cümleyle bitireyim:

“[Bu davanın] özünü inkar etmeden, hukuka uygun biçimde sonuna kadar gitmesi için onu milyonlarca gözle izlemek, aksadığı yerde düzeltmek ve daha derine inmek isteyen iradeye güçlü bir sivil destek vermek gerek”.

0
FacebookTwitterEmail
Önceki İçerik
7. İstanbul Buluşması
Sonraki İçerik
Hem oturalım hem okuyalım!

Benzer İçerikler

“Kopyala Yapıştır Sansür Kararı”

16/08/2019

Akademisyenler Büşra Ersanlı için ayakta

05/06/2018

Yurttaş Girişimi’nden Referandum için Video: Evet mi, Hayır...

20/03/2017

Özgür Gündem’in ilk gerekçeli kararı açıklandı

23/02/2017

Şanar Yurdatapan’a Cezanın Gerekçesi: HPG Özrünü Yayınladılar

23/02/2017

Çay düşünce özgürlüğüdür

03/01/2017

"Çocuklar Ölmesin" Diyen Çelik ve 38 Kişi Yine...

30/11/2016

Ayşe öğretmene destek veren 38 kişi hakim karşısına...

30/11/2016

Ayşe Öğretmen davası… ‘Beyazıt linçten korkmuştur’

30/11/2016

Ayşe Çelik: Sözlerimin Arkasındayım; Sanıklar: Ayşe Çelik’in Arkasındayız

23/09/2016

‘Çocuklar Aç Susuz Kalmasın Demek Terör Propagandası Sayılamaz’

23/09/2016

‘Ayşe Öğretmen’ hakim karşısına çıkıyor

22/09/2016

SİTELERİMİZ

İSTANBUL BULUŞMASI

Diğer Etkinlikler

ifex 2019 Genel Kurulu

15/Haz/2019

Mayıs Ayında Tutuklu Öğrencileri Konuştuk

01/Haz/2018

Nisan Ayında Yaş Ayrımcılığı Konuştuk

16/Nis/2018

Mart Ayında Nefret Söylemi Konuştuk

19/Mar/2018

Şubat Ayında Çatışma Çözümü Konuştuk

26/Şub/2018
Facebook Twitter
Youtube RSS

Düşünce Suçu!?na Karşı Girişim
www.dusun-think.net